PUSULA | Savaş, düşünce ve yaşamda kazanılır!

Çok zaman savaşın sadece silahla yürütüldüğü yanılgısı taşınır. Oysa savaşın en büyük en amasız bölümü, düşüncede ve yaşamda yürütülür. Yaşamda ve kişiliğinde savaşı kazanamayan, cephede zaten kazanamaz. Savaş, görünenden ve sanılandan çok daha derin ve karmaşıklığı olan mücadele bütünlüğüdür. Savaş, yaşam-irade ve ideolojidir. İdeoloji ve yaşamda kazananın, savaşta da kazanma olanağı artar. İstisna durumdur; yaşamda başarısız olanın savaşta başarılı olması.

Savaş incelikleri olan, dikkat ve yoğunluk isteyen sanattır. Savaşa kaba, yüzeysel ve gayri ciddi yaklaşılamaz. Savaş, yaşamın bütünüdür. Savaş düşüncedir. Disiplin, irade, kural, ilkedir. Ahlak ve moral değerleridir. Sonsuz fedakarlık ve feda ruhu demektir. Savaş her gün yaşanan ve yaşanmakta olan çok çeşitli ve renkli mücadele bütünlüğüdür. Her gün her an içinde yaşadığımız ve bizi kuşatan burjuva-feodal sisteme karşı mücadelenin adıdır, savaş.

Ölüm nefesin sonlanması değidir. Ölüm, düşmanın her gün insanı yaşamda yenmesidir. Etrafımıza baktığımızda yaşadığını düşünen ancak yenilmiş-ölmüş sayısız insan vardır.

Savaş, taban tabana iki zıt sınıfın, politik ve askeri gücün, iradenin çarpışmasıdır. Birbirini alt edip yok etmek isteyen iki zıt kuvvetin sayısız alanda ve biçimde çatışmasıdır. Savaşı iki zıt ideoloji-amaç-yöntem ve tarzın çatışması olarak kavrayamayanlar savaşın öznesi olamazlar.

Savaşın nedenleri ve yasaları hakkında bir fikri ve bilgisi olmayan, savaşa güçlü anlam veremez, onun sahici yürütücü ve sürdürücüleri olamaz. Savaşı bir macera, bir oyun ve kazanılması gereken bir barutluk silah atışı olarak görüp kabul edenler fena halde yanılıyorlar. Geçici bir heves ve yaşanması gereken bir mevsimlik aşk gibi düşünüp gören ve yaşamak isteyen ya da rakibinin kanını dökerek zevk almak olarak gören yanılgılı anlayış ve yaklaşımlar savaşı kavramaktan uzak anlayış ve pratiklerdir. Savaşa bu tarzda bakan ve yaklaşanlar, başarı ve kazanımdan uzaktır. Savaşı anlık ve dönemsel yaşamaktan kurtulamazlar. Oysa savaş, her gün, her an önce kendi içimizde süren uzun soluklu bir mücadeledir. İrade, bilinç isteyen, zorlu bir yürüyüştür. Sonlanması birkaç on yıl hatta birkaç asır alabilecek kadar uzun sürecek bir maraton mücadelesidir.

Savaşı neden ve yasaları üzerinde ciddiyetle yoğunlaşıp, planlı ve amaçlı yürütülüş olarak ele almayanlar, kural ve ilkeleri kanla yazılı bir mücadele olarak göremeyenler onu yürütemezler.

Acı veren en amansız çatışma yaşamda sürdürülendir. En çok sorun ve başarısızlık yaşanılan, en çok kaybedilen yer de yine yaşamın kendisidir. Militan sınıf savaşımında sahip olacağı en büyük değeri kendini tanıma yeteneği ve kendi içinde yürütme cesareti gösterdiği savaşımdır. Savaşın silahla yürütülen an ve dönemleri olduğu gibi silahla yürütülmeyen an ve dönemleri de vardır. En çok dikkat ve duyarlılık istenen ve mutlak gerekleri yerine getirilmesi gereken savaş, militanın kendi içinde silahsız yürüttüğü savaşımdır. Düşünürken, yürürken, konuşurken savaşmak… Yaşarken savaşmak… Savaşın yaşam-düşünce-irade olduğu fikrine göre yaşamını düzenleyip örgütleyenler zaferin militanı olur.