ÖRGÜTLENME KOMİTESİ | “Gezi’nin ruhu, Newroz’un ateşiyle! Hırsızların, katillerin ve Dehakların iktidarını yıkacağız! Newroz piroz be!”

“Gezi’nin ruhu, Newroz’un ateşiyle! Hırsızların, katillerin ve Dehakların iktidarını yıkacağız! Newroz piroz be!” diyerek bir açıklama yapan TKP/ML Örgütlenme Komitesi, açıklamasında “Leyla Güven ve yoldaşlarının direnişi denizde damla olup okyanusla birleşiyor. Balyozlaşıp faşizmin beyninde patlıyor. Bu direnişe kayıtsız kalınmamalı, denizde damla olunmalıdır. Newroz ateşi bu direnişle harlanmalıdır” dedi. Elimize e-posta yoluyla ulaşan ve Zülküf Gezen ile Lorenzo Orsetti’nin de anıldığı açıklamayı haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:

“Halkımız içinde ‘kin ve düşmanlık tohumları’ ekilmek isteniyor”

“Yeni bir isyan ve direniş Newroz’unu daha karşılamaya hazırlanıyoruz. 2019 Newroz’u başta TC faşizmi olmak üzere, Ortadoğu’da bölge gericiliğinin özelde Kürt halkına genelde ezilen, sömürülen tüm toplumsal kesimlere yönelik saldırganlığının arttığı bir tarihsel ana karşılık gelmektedir. Ne var ki, zalimin zulmünün arttığı yerde, direniş ateşi de harlanmaktadır. Newroz ateşinin alazları zalimlerin yüzlerindeki kaygı ve korkuyu artırmakta, daha fazla korktukça daha fazla saldırganlaşmaktadırlar.

Bin yılların zalim Dehak’ı günümüzde faşist TC’nin ve onun hırsız ve katil ‘Reis’inin şahsında somutlanmış durumdadır. Faşist Recep Tayyip Erdoğan, sömürü ve yağma düzenini sürdürmek ve saltanatını korumak için, Kürt halkının kanını içmeye devam etmekte, ülke içinde ve dışında Kürt ulusuna yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikalarını sürdürmektedir. Türk hakim sınıflarının tekmili birden, bütün partileri aracılığıyla yerel seçimleri Kürt düşmanlığı üzerinden kazanmak istemekte, şovenizmin o bilindik iğrenç yüzü miting meydanlarında ve ‘havuz medyası’nda halkımızın üzerine boca edilmektedir. Halkımız içinde ‘kin ve düşmanlık tohumları’ ekilmek istenmektedir.”

“Beka sorunundan bahsetmeleri nedensiz değil”

“Dünün Dehak’ı, bugünün Erdoğan’ının ve saray soytarılarının her fırsatta ‘beka sorunu’ndan bahsetmeleri nedensiz değildir. Günümüzün Dehak’ları yönetememektedirler. Ekonomik krizden başlayarak iflas etmiş bir devlet gerçekliği içindedirler. Bu durum onları daha da azgınlaştırmakta, sözde ‘soylu’ları daha soysuzlaştırmaktadır. Bu kan emici vampirler, kendi iktidarlarını ve saltanatlarını sürdürmek için, başta Kürt halkı olmak üzere, Türkiye işçi sınıfına ve ezilen, sömürülen bütün toplumsal kesimlerin kanını içmeden duramamakta, can almaktan vazgeçememektedir.

Çünkü zalim Dehak’lar başta Kürt ulusu olmak üzere Türkiye halkının özgürlük, demokrasi, bağımsızlık ve daha iyi bir yaşam talebi karşısında çareyi daha fazla zulmetmekte bulmaktadırlar. Kendileri için bir ‘beka’ sorunu olarak ilan ettikleri yerel seçimleri kazanarak saray saltanatlarını sürdürmek, faşist diktatörlüğü pekiştirmek istemektedirler.”

“Kürt, Türk Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız!”

“Zalimin zulmünün olduğu yerde isyan etmek, dağlarda ve şehirlerde isyan ateşlerini büyütmek, bu kan içici, can alıcı vampirlere karşı savaşmak bir insanlık görevidir. Son derece haklı, meşru ve onurlu bir duruştur. Kürt ulusuna yönelik gerçekleştirilen imha, inkar, asimilasyon ve tecrit saldırısına karşı durmak, faşizme karşı mücadele etmek anın devrimci görevidir. Bu görev sadece yerel seçimlerle sınırlandırılamaz.

Somutta Leyla Güven başta olmak üzere Kürt halkının çeşitli merkezlerde ve yurtsever tutsakların hapishanelerde sürdürdüğü açlık grevi eylemi, bir ulusun kendisine dayatılan imha, inkar, asimilasyon ve tecrit politikalarına karşı direnişidir.”

“Hangi gerekçeyle olursa olsun bu duruştan taviz verilmemeli”

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishane’de, Newroz ateşlerinin yakılmaya başlandığı günlerde, PKK lideri Abdullah Öcalan şahsında Kürt ulusuna yönelik zulme karşı bedenini siper ederek ölümsüzleşen Zülküf Gezen, zalim Dehak’lara karşı Kawa’laşan halk gerçekliğidir.

Bu direnişe kayıtsız kalınamaz. Kawa’laşmak ve Gezi İsyanı’nın ruhunu, Newroz ateşiyle harlayıp serhildanlara durmak, mücadeleyi her alanda sürdürmek devrimci bir görevdir. Faşizmin zulmüne karşı Kürt ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı’nı savunmak, Türkiye halkına yönelik izlenen şovenist politikalara, ırkçılığa ve gericiliğe karşı net bir duruştur.

Hangi gerekçeyle olursa olsun bu duruştan taviz verilmemelidir.

Leyla Güven ve yoldaşlarının direnişi denizde damla olup okyanusla birleşiyor. Balyozlaşıp faşizmin beyninde patlıyor. Bu direnişe kayıtsız kalınmamalı, denizde damla olunmalıdır. Newroz ateşi bu direnişle harlanmalıdır.”

“Newroz, zalime teslim olmamanın adı”

“Newroz; Faşist TC devletinin, Kürt halkına yönelik topyekün savaşına, bunun için bütün olanaklarını ve imkanlarını seferber etmesine, “dış mihrak”larla her türlü pazarlıklarına, vahşet ve saldırganlığına karşı güçlü bir karşı duruşumuz olmalıdır.

Newroz; Rojava’da emperyalist-kapitalist devletlerin ve TC gibi faşist iktidarların beslediği DAİŞ çete artıklarının, bizzat bu devletlerin işgal saldırılarına karşı Tekoşer Pilingleşmek, Rojava’da Kürt ulusunun kazanımlarını, deneyimlerini enternasyonal proletaryanın bir deneyimi haline getirmek için anarşist savaşçımız Lorenzo Orsenti’nin “bir damla olmaya çalışın” çağrısına uymak olmalıdır.

Newroz; Kürt halkının onu ezen, yok sayan, sömüren, katleden Dehaklara karşı isyan ateşlerini yaktığı, direnişi tutuşturduğu gündür!

Newroz; Mazlum Doğan’dan Zülküf Gezen’e Kürt halkının isyan ve direniş geleneğinin, zalime teslim olmamanın adıdır!”