Kaypakkaya’ya Bakarken…

Kaypakkaya’ya Bakarken…

“Kemalistleri tanımak için bir gün Kürt, bir hafta Alevi, bir saat Ermeni-Asuri-Ezidi-Süryani olmak yeterlidir.”

16 Mayıs 2025

Her şeyden ve herkesten öğrenmeyi ilke edinen İbrahim Kaypakkaya, herkesin gözü önünde yükseklere devrim ve sosyalizm bayrağı çekerken onun kızıllığını bozan bütün lekeleri, ciddi ve titiz bir çabayla silmeyi görev olarak aldı.  Bu yolda devrimci olmayan, köhnemiş her türlü burjuva ideolojisini, revizyonizmi, reformizmi, sosyal şovenizmi elinin tersiyle iterek, özgürlük ve kurtuluş yoluna korkusuzca çıktı. Halkın özgürlük ve kurtuluş davası, onun yaşam ve mücadele amacı ve mutluluğu oldu. Bundandır ki, o, tüm ezilenlerin özel türden önderi oldu.

Özel mülkiyetle ve onun köhnemiş her türlü gerici ideolojisiyle köklü ve kesin bir kopuşu sağladığı gibi kendisiyle birlikte yürüyen mücadele arkadaşlarının da aynı yolu izlemesi için elinden gelen çabayı ortaya koydu. Geçmişe-eskiye ait tüm tabuları paramparça etti. Geleceği, devrim ve sosyalizm ideallerini savunmak, gerçek kılmak için her türlü fedakarlığı üstlendi. Her dilden, her inançtan olan emekçilerin özgürlük özlemi ve sosyalizm ideali oldu. Bedel ödemeyi göze almadan gökyüzünü fethetme yolunda yürünemeyeceğini yaşamı ve canını ortaya koyarak öğretti bizlere.

Öncü ve devrimci bir parti olmadan, devrimci savaş ordusu yaratılmadan, her türlü burjuva bağı koparmadan, her yönüyle yüzleşme-hesaplaşma-mücadele içinde olunmadan köklü ve kesin kopuşun sağlanamayacağını yaşamı ve pratiğiyle ortaya koymaktan çekinmedi.

Kopuşun kopuşu      

Kaypakkaya, sınıf mücadelesinin önünde sorun olarak karşımıza çıkan tüm meselelere ciddi bir çalışmayla, bilimsel temelde açıklık getirip berraklık kazandırdı. Bunların başında TC tarihi, devletin karakteri, Kemalizm’in niteliği gelmektedir. O, işçilerin, emekçilerin en başta mücadele etmesi gerekenin Mustafa Kemal milliyetçiliği olduğunu belirtip, bu ideolojiyi bütün yönleriyle deşifre edip açığa çıkararak mücadele etti. Bundandır ki, dönemin tüm burjuva aydın ve solcularının öfkesini de üzerine çekti.

Kemalizm’in ilerici devrimci hiçbir yanının olmadığını, tam aksine, özünde işçilere, köylülere karşı bir devrim imkanın ortadan kaldırılması olduğunu ifade eden Kaypakkaya, Kemalist iktidarın devrimci-ilerici değil tam aksine faşist bir iktidar olduğunu belirterek halkların devrim bilincini ve mücadele yolunu aydınlatmıştır.

Kaypakkaya, Kemalist hareketin sözde demokratik, özde ise askeri faşist bir diktatörlük olduğunu ifade ederken bilcümle Kemalizm hayranı solcunun ve Türk aydınlarının saldırılarına maruz kaldı. Kaypakkaya’ya göre, Kemalizm, çeşitli milliyetlerden halkların düşmanı, soykırımcı, katliamcı bir ideolojidir. Ve “kopuşun kopuşu” gerçekleşmedikçe verilen mücadeleler sonuca ulaşmayacaktır.

Kaypakkaya, Kemalist diktatörlüğün başta Kürt ulusu olmak üzere azınlık milliyetlerin temel hak ve özgürlüklerini gasp ettiğini, her türlü kitle katliamına giriştiğini, “askeri yasak bölge”, “örfi idare”, “sıkıyönetim” ve “darbe”ler ile Kürt halkını işkence ve baskı uygulamalarına tabi tuttuğunu, aşağıladığını belirtirken, gerçeği dile getirmekten korkmadı.

Oysa Kemalistleri tanımak için bir gün Kürt, bir hafta Alevi, bir saat Ermeni-Asuri-Ezidi-Süryani olmak yeterlidir. Kemalizm ideolojisinden kopulmadıkça, başka halkları, dilleri, kimlik ve inançların varlığını-haklarını-özgürlüklerini kabul etmek mümkün olamaz. Türkiye’nin, Türk olan atalarına ve kendilerine ait olduğuna inanan ırkçı şovenist bir zihniyet, başka halklara-kimliklere-inançlara yaşama-var olma hakkı tanıyabilir mi?

Kaypakkaya, ezilen, katledilip soykırıma maruz kalan, gadre uğramış halkların, dışlanmış kimliklerin, yasaklanmış dillerin dostu, onların özgürlüklerini, tam hak eşitliğini savunan ve bu uğurda en önde mücadele eden korkusuz bir komünist olmuştur.

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya, dünyanın bütün köşelerine savrulmuş ezilenlerin enternasyonal diliyle konuşmayı, onlarla türkü söylemeyi, halay çekmeyi başarmış, onların mutlulukları ve özgürlükleri için savaşmış bir halk önderidir. İşçilerin, emekçilerin her türlü sömürüden kurtulmaları için silah elde savaşmış bir işçi önderidir. Üniversiteleri bilim ve sanat yuvası yapmak isteyenlerin öğrenci önderi olmuştur. Dağda silah elde savaşa tutuşan gerillanın komutanı olmuştur. Gövdesi toprakta, düşünceleri ayakta olan Kaypakkaya öncülük yaparak kurduğu proletarya partisinin ölümsüz önderi olmuştur.

Devrimi istemek yetmez. Her gün, her an daha fazla istemek gerek. Devrimi hayal etmek yetmez; her andan daha güçlü hayal edip çalışmak, mücadele edip yaşamak gerek. Bunun için devrimi önce kendi içimizde başlatıp yaşatacağız. Devrimi gerçekleştirecek niteliğe uygun tarzda kendimizi değiştireceğiz.  Devrim bir kafa tutma ise önce kendi gerilik ve yetmezliklerimize karşı savaş açacağız. Korku yerine cesareti yazanlar, güçlüklerden ve ölümden korkmayanlar imparatorları atından, sultanları saraylarından alaşağı edebilir/edecektir de!