
“Newroz özgürlüğü günü olsun!”
Proletarya Partisi Merkez Komite, Newroz günü dolayısıyla “Newroz özgürlüğü günü olsun!” başlıklı bir açıklama yaptı.
19 Mart 2025
TKP-ML MK, yaptığı açıklamaya, “2025 yılının Newroz’unu karşılamaya hazırlanıyoruz. 21 Mart Orta Doğu halklarının, Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı isyanının günüdür.
Orta Doğu’da özellikle Kürt ulusunun ulusal inkara, baskıya ve katliamlara karşı mücadelesinin sonucu politik olarak simgeleşmiş günüdür. Orta Doğu, Kafkasya ve Asya’da birçok halkın yeni yılın ilk günü olarak kutladığı 21 Mart, bu anlamıyla coğrafyamızda sadece yeni bir gün değil zalimin zulmüne karşı isyanın, başkaldırının adı olmuştur” sözleri ile başladı.
tkpml.com sitesindeki açıklamada, “Newroz başta Kürt halkı olmak üzere Orta Doğu’nun tüm ezilen halklarının zalim Dehaklara karşı isyan günüdür.
2025 yılı Newroz’unu uluslararası alanda yeni bir emperyalist paylaşım savaşı alametlerinin giderek belirginleştiği bir süreçte karşılıyoruz. Emperyalist güçler arasında ittifaklar yeniden şekillenirken, silahlanma yarışı hız kazanmış durumdadır.
Uluslararası burjuvazi sadece askeri olarak savaşa hazırlanmamakta, ideolojik politik olarak da saflarını tahkim etmektedir. Faşizmin, ırkçılığın, şovenizmin, mülteci ve göçmen düşmanlığının yükseltildiği, ataerkinin yeniden güçlendirildiği, aile dışındaki kadının, cinsel kimlik ve yönelimlerin şeytanlaştırıldığı bir sürecin içerisindeyiz.
Kısaca uluslararası burjuvazi, savaşa hazırlanmak ve kendi ideolojik hegemonyasını tahkim etmek için ne kadar gerici politika varsa hepsini devreye sokmuş durumdadır” denilen açıklamada, yeni bir emperyalist paylaşım savaşının öncü işaretleri, coğrafyamızda yaşanmakta olduğu belirtilen açıklamaya, “Orta Doğu ve Kafkaslar, emperyalistlerin ve bölge gerici devletlerinin paylaşım, işgal ve ilhak savaşlarına tanık olmaktadır. Siyonist İsrail, Filistin ulusal direnişinin 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu sonrasında ezilen Filistin ulusuna yönelik soykırım saldırılarını genişletmiştir. Suriye’de iktidar, emperyalistler arası çıkar ilişkilerinin sonucunda IŞİD artığı selefi cihatçı HTŞ’ye teslim edilmiştir.
HTŞ bir yandan uluslararası ve bölge gerici güçleriyle ilişki geliştirirken diğer yandan dünyanın gözleri önünde Suriye’de Alevi ve Hıristiyan inancından halka yönelik sistematik katliam saldırıları gerçekleştirmektedir. Suriye’de selefi cihatçı çetelerin Alevi ve Hıristiyan inancından halka yönelik katliamları, önümüzdeki süreçte Orta Doğu’da ezilen ulus ve inançlara yönelik katliam saldırıları, haksız savaş ve işgallerin devam edeceğini göstermektedir.
Suriye’de ezilen Alevi inancına yönelik katliam saldırıları TC faşist devleti tarafından desteklenmektedir. AKP-MHP faşizmi bir yandan HTŞ çetelerine fiili destek verirken diğer yandan ise kitle iletişim araçlarıyla Alevi katliamını meşrulaştırmaktadır. Suriye’de Alevi inancına mensup halkın katledilmesi, “Esad artıklarıyla mücadele”, “provokasyon çabası” olarak meşrulaştırılmaya çalışılırken, Türkiye’de ise “Siyasal Alevilik” adı altında, Alevi inancına yönelik halka yönelik yeni katliam saldırılarının alt yapısı hazırlanmaktadır” şeklinde devam etti.
MK açıklamasına, “Suriye topraklarında yaşananlar, başta ezilen Alevi inancı olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançlar için bir uyarı olmalıdır. Coğrafyamız başta olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançların, başta yaşam hakkı olmak üzere varlıklarını devam ettirebilmelerinin yolu, örgütlenmek ve mücadele etmekten geçmektedir. Burjuvazinin herhangi bir kliğinin ardında değil, kendi bağımsız çizgilerinde örgütlenmeleri ve savaşmaları gerekmektedir.
TC faşizmi sadece Alevi inancından halka değil, ezilen bağımlı Kürt ulusuna yönelik faşist saldırganlığını da sürdürmektedir. TC devleti, kurulduğu günden bugüne yüzyıldır inkar ettiği, imha ve asimilasyona tabi tuttuğu Kürt ulusuna yönelik saldırganlığını; “Kürt ve Türk İttifakı” adı altında yeniden güncellemek istemektedir.
TC faşizmi, emperyalistler arası artan rekabetin ürünü olarak gelişen Orta Doğu’daki gelişmeleri, Kürt ulusu üzerindeki ulusal baskıyı sürdürmek için kullanma politikası izlemektedir. Başta Türkiye Kürdistanı olmak üzere Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürt ulusal mücadelelerini “terör” adı altında kriminalize ederek, askeri ve diplomatik saldırganlığını sürdürmektedir. Kürt ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı başta olmak üzere kolektif hakları için statü kazanma mücadelesini kendi faşist varlığının sonu olarak görmektedir.
Bu amaçla TC faşizmi, T.Kürdistanı’nda Kürt ulusunun ezilen bağımlı bir ulus olmadığını, TC devletinin aynı zamanda Kürtlerin de devleti olduğunu propaganda etmekte, “kardeş”lik demagojilerine başvurmaktadır. Türk ve Kürt uluslarının kardeşliği için önce Kürt ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı kabul edilmeli ve iki ulusun tam hak eşitliğinden bahsedilmelidir. TC faşizmi, Suriye Kürdistanı’nda yönelik her türlü askeri ve diplomatik saldırganlığına son vermelidir.
Kürt ulusunun Demirci Kawa’dan beridir süregelen, zalim Dehak’lara karşı mücadelesi bitmiş değildir. Aksine uluslararası alanda ve coğrafyamızda son yaşanan gelişmeler de göstermektedir ki, başta ezilen Kürt ulusu ve Alevi inancı olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançlara yönelik her türden inkar, asimilasyon, faşist saldırganlık ve katliam saldırıları sürmektedir.
Zalimin zulmü sürmekte; isyan ve mücadele de haklılığını ve meşruluğunu korumaktadır.
Orta Doğu halklarının zalim Dehaklara karşı isyan günü olan Newroz’da günümüz zalimlerine karşı öfkemizi haykıralım!
Kürt ulusunun iradesinin gasp edilmesine, kayyum rejimine, Alevilere yönelik katliam saldırılarına karşı öfkeyi ve isyanı kuşanalım!
İsyan ateşini harlayalım!
Newroz Piroz Be!”
Link: https://www.tkpml.com/tkp-ml-mk-newroz-ozgurlugun-gunu-olsun/?swcfpc=1